METİN MÜNİR
On bir yaşında, Lefkoşa’daki İngiliz Okulu’na girdiğimde sene 1955, ada bir İngiliz kolonisi idi.
On bir yaşında, Lefkoşa’daki İngiliz Okulu’na girdiğimde sene 1955, ada bir İngiliz kolonisi idi.
İngiliz Okulu adanın en iyi lisesiydi. Sınavla öğrenci alan tek okuldu. Okul eğitime olduğu kadar spora da önem verirdi. Sabah ders, öğleden sonra, yaşa göre, üç-dört gün, bütün öğrencilerin katılmak zorunda olduğu spor vardı.
Öğrenciler girişte dört renge ayrılır ve kırmızı, lacivert, mavi ve kırmızı renkler altında, lig usulü, futbol, kriket, hokey ve atletizmin hemen hemen her dalında mücadele ederlerdi.
Geniş bir alana yayılan okulun, küçük bir stadyumu, dört futbol sahası vardı.
Hayatımda başıma gelen en iyi şeylerden biriydi o okulun sınavını, nasıl olduysa, kazanmak. Dürüstlüğün en iyi politika olduğunu, sporda katılmanın kazanmaktan önemli olduğunu, disiplinli çalışmayı, kitap sevgisini orada öğrendim.
O okuldan mezun olalı bu yıl tam elli yıl oldu.
Liseden sonra, üç-dört yıl dışında, bu elli yılın üç-dört yıl dışında tamamını Türkiye’de geçirdim. Ne İngiliz Okulu gibi spora önem veren, sahaları olan, bir tek okul gördüm. Ne üniversite.
Ama hükümetlerin, öncelikle rant için, milyonlar harcadığı çok aptal proje gördüm. Olimpiyatlarda madalya toplayan ülkeler lise ve üniversitelerinde spor tesisleri olan ülkelerdir. Türkiye’nin dünya çapında atleti yok denecek kadar azdır çünkü okullarında tesisleri yoktur.
Sağlık Bakanlığı iki milyondan fazla çocuk ve ergende “klinik düzeyde sorunlu davranış” var der ama yirmi tane dünya çapında atletim var diyemez.
Sigara içen liselilerin spor yapanlara oranını da bilemez.
Sağlık Araştırması 2008 sonuçlarına göre toplam nüfus içinde 0-6 yaş grubundaki çocukların oranı %12,6 yani dokuz küsur milyondur. Türkiye İstatistik Kurumu’ndan aldığım bilgiye göre 2008 Sağlık Araştırması yapılırken “Bu yaş grubundaki çocuklara psikolojik hastalıklar ile ilgili soru sorulmamış olup, bu konuda bilgi mevcut olmadığından verilememektedir.”
Bu da herhalde Bakanlığın hiperaktivite bozukluğu, dikkat eksikliği gibi konulara duyarlılığının bir göstergesi olsa gerek.
Yedi yıllık ömrü bu yıl cenaze ile sonuçlanan Formula 1 kimine göre 300, kimine göre 500 milyon dolara mal oldu. Birisinin sorması lazım. Bu paralarla kaç spor sahası olan okul yapılabilirdi, kaç yüzme havuzu, spor alanı?
Ülkemizde 0-14 yaş arasındaki çocuk ve ergenlerin sayısı 18,5 milyondur.
Şehirlerde ve kasabalarda para harcanırken hükümetlerin, belediyelerin dikkate almadığı insanlardır bunlar.
Prof. Dr. Turgay Biçer’in sözleri ile bunlar “Spor yapma ve hareket alanları yok edilen, sokakları elinden alınan, estetikten, sanattan yoksun yetiştirilen, anlamsız bir sürü dersle kafaları meşgul edilen” çocuklardır. “Hâlâ delirmiyorlarsa, bu bile bir kazanç sayılabilir.”
Çocuklarını iyi eğitmeyen milletlerin geri kaldığı tek yarış spor sahalarında yapılan değildir.