METİN MÜNİR
Ülkemizde antidepresan ilaç kullanımı rekor bir hızla artıyor. Bunun en büyük nedeni depresyon hastası olmayanların, şu veya bu nedenle derin bir hüzün, yeis veya keder içinde olanların da antidepresan almalarıdır.
Bunun arkasında da son altmış yılda psikiyatriyi egemenliği altına almış olan yanlış bir anlayış var: Bu anlayışa göre ruh ve akıl hastalıkları beyin hastalıklarıdır ve bu hastalıkları ilaçla tedavi etmek mümkündür. Bu anlayış halka o kadar iyi satıldı ki Panadol nasıl baş ağrısını geçirirse antidepresanlar da depresyonu geçirir sanılıyor. Bu son derece yanlıştır.
Gerçek depresyonla insanlık hallerinin doğurduğu ruh çöküntüleri farklıdır. Her iki durumda da insan aynı şeyleri hisseder. Aşırı keyifsizdir, normalde zevk aldığı sosyal aktivitelerden kaçar, iştahını kaybeder, uyku sorunları yaşar, enerjisini kaybeder, kendini değersiz hisseder, düşünme ve hareket etmesi zayıflar, hatta ölüm düşünceleri düşünür.
Ama insanlık hallerinden gelen depresyon bir süre sonra kendiliğinden geçer. Klinik depresyon daha ağırdır, kolay kolay geçmez, kroniktir, tekerrür eder.
Normal insanlık hallerinin yarattığı depresyon dolayısıyla antidepresan almak, iyi iken hasta imiş gibi ilaç almaya benzer.
Bu halde insan tedavi değil hastalık satın alır. Aldığı, ilaç değil, ilacın yan etkileridir. Yan etkileri kurtulmak istediği hüzün durumundan daha ağır, etkileri daha kalıcı olabilir.
Antidepresyon ilaçlarının en sık görülen yan etkisi cinsel hayata sekte vurmaktır. Kadınları ve erkekleri eşit derecede etkiler. Değişik şekillerde ortaya çıkar. Seks yapma isteğini azaltır, seks sırasında hissizliğe ve donukluğa neden olur, orgazma ulaşılmasını zorlaştırır. Erkeklerde sertleşme sorunu ve boşalma zorluğuna sıkça rastlanır.
Beyindeki bir kimyasal olan serotonin üzerinde etki yapan antidepresanlar ilk çıktığında psikiyatristlerin bu etkiler konusunda pek fazla bilgisi yoktu.
Başlangıçta ilaçların yan etkileri konusundaki el kitapları, örneğin, Prozac’ın cinsel performans üzerindeki etkisinin yüzde ikinin biraz altında olduğunu yazıyordu. Daha sonra yapılan araştırmalar bu oranı yüzde ona çıkarttı.
Bu tahmin de olağanüstü yanlıştı. Araştırmalar serotonin üzerinde etkisi olmayan antidepresanlarda cinsel bozukluk oranının yüzde 20, Celexa ve Paxil gibi serotonin etkili antidepresanlarda yüzde 70’lere çıktığını gösterdi.
Bunun neden böyle olduğu bilinmiyor. Tahmin edilen, cinsel bozukluğa, ilaçların serotonin üzerindeki etkisinin neden olduğudur. Serotonin beyindeki kimyasallardan biridir.
Psikiyatristler bu sorunu yaşayanlara genellikle Viagra, Levitra ve Cialis gibi ilaçlar yazmaktadır. Ancak bu ilaçlar sertleşme sorunu halletmekte ama cinselliğin motoru sayılan libidoyu, yani cinsel iştahı, etkilememektedir.
Sorunu daha da karmaşık yapan antidepresanları bırakan bazı hastaların ereksiyon sorunu yaşamaya devam etmesidir.
Antidepresana kesinlikle doktor gözetiminde başlamak, kesinlikle doktor gözetiminde bırakmak gerekir.