14 Aralık 2011 Çarşamba

Hiperaktivite konusunda Sağlık Bakanlığı’ndan medet ummayın

METİN MÜNİR

Üç ay kadar önce çocuklarda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu konusunda bir dizi yazı yazdım.(*)

İlaç konusunda en sağlıklı istatistiklere sahip olan IMS’in verileri, Türkiye’de bu durumlar için reçete edilen ilaçlarda büyük artışlar olduğunu gösteriyordu. En popüler üç ilacın satışı, son üç yılda yüzde 51 artmış, geçen sene 610 bin kutuyu geçmişti.

Büyük bir olasılıkla, bunun nedeni, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun artmış olması değildi. Teşhisin artmış olması, tedavi yöntemleri arasında ilacın ön sıraya çıkması idi. İlaçların ağır yan etkileri vardı ve uzun dönem kullanımda ne gibi sonuçlara yol açabileceği bilinmiyordu.

Bu yazılar üzerine Sağlık Bakanlığı Eczacılık Genel Müdürlüğü durumu incelemek üzere bir alt komisyon kuracağını açıkladı.

Bugün size “Bu komisyondan bir şey beklemeyin” demek istiyorum. Nedeni basit: Komisyonda sadece psikiyatristler var.

Hastalık olduğu bile tartışmalı olan dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu için ilaçları reçete edenler psikiyatristlerdir. Bu ilaçların kullanımında son yıllarda meydana gelen rekor büyümeyi yaratan da psikiyatristlerdir. Bunun nedeni dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun beyindeki kimyevi dengesizliklerden kaynaklandığı, ilaçla tedavi edilebilir olduğu inancının Türk psikiyatri camiasında baskın olmasıdır.

Psikiyatristlerden kaynaklanan bir sorunun sadece psikiyatristlerden kurulu bir komisyon tarafından bertaraf edilemeyeceği açıktır.

Böyle bir komisyonun etkin olması için mensupları arasında eğitimci, sosyolog, pedagog, psikolog, ilaçsız tedavi uzmanları, ebeveyn temsilcilerinin de bulunması gerekir. Çünkü ancak birçok disiplinin bir araya gelmesiyle dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna çare bulunabilir.

Bu yöntem Sağlık Bakanlığı’na göre değil. Bakanlık, ruh ve akıl hastalıkları ve bunların ilaçla tedavisi konusunda, uluslararası ilaç şirketlerinden ve psikiyatristlerden farklı düşünmüyor. Onlar gibi, bu hastalıkların, diğer hastalıklar gibi ilaçla tedavisine inanıyor. Şeker hastaları için insülin ne ise dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu için Ritalin veya Concerta odur, diye düşünüyor.

Bu görüşün doğru olduğu tartışmalıdır.

Ruh ve akıl hastalıkları konusunda sayısız biyolojik ve genetik teori var. Bunların biyolojik kaynağını bulmak üzere sonsuz miktarda araştırma parası harcandı. Ama nerdeyse yüz yıldır bunu kanıtlayacak kesin bir bulgu elde edilemedi. Genlerin ruh ve akıl hastalıklarının meydana gelmesinde etkin olduğuna dair kanaat da yaygındır. Ama bu da kanıtlanmış değildir. Ünlü psikiyatrist Sir Michael Rutter’in sözleri ile genler “ne psikolojik özellikler ne de akıl hastalıkları konusunda” karar verici değildir.

Buna rağmen akıl hastalıklarının ilaçla tedavisi Türkiye dahil bütün dünyada standart bir hale geldi. Bu uluslararası ilaç şirketlerinin ve dünya psikiyatristlerini etkisi altında bulunduran Amerikan Psikiyatri Derneği’nin elbirliği ile ortak çıkarlarını korumak için medyana getirdiği bir pazarlama faaliyetinin sonucudur. Bilimin değil. Özellikle çocuklar konusunda sakıncalıdır. Çocuklara verilen ilaçların çoğu sadece yetişkinler için büyükler için yaratılmış ve büyükler üzerinde denemiştir.

Sağlık Bakanlığı çıkar gruplarının baskısıyla değil çağdaş düşüncelerin etkisiyle hareket etmelidir. Her konuda rant odaklı düşünmek, her şeyde ithalatçı olmak, her şeyi Batı’dan kopyalamak zorunda değiliz.

* Yazıların hepsi burada okunabilir:
http://dikkatsiz.blogspot.com/